Yesevî külliyesinin bir anıtsal yapı olarak tarihte yer almasının en büyük etkeni şüphesiz sanatsal ve estetik seviyesidir. Mimarî olarak iyi bir seviyede bulunmakla birlikte çağı içerisindeki kalite yarışında onu önde kılan kısmı tezyinat tasarımındaki ince çizgidir. Özellikle inşaat kaynaklı duvar süslemeleri ve yine uzun ömürlü malzemeden mamul iç tezyinat enstrümanları, dünya sanat tarihi açısından son derece önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu sanat eserlerinin tarihlenmesinde ciddi bir sorun olsa da ilk günden itibaren yapının üzerinde yer aldığı bugün bilinmektedir. Yapıdaki süsleme özellikleri temel olarak Timurlu geleneği gibi dursa da, bu süslemelerin İran-Türk-Çin geleneklerinin kesiştiği bir yerde durduğu ve hatta sonrasında Anadolu'da da yer aldığı görülmektedir.
Külliyenin güney duvarı haricinde hemen hemen her duvar sathı sanatsal bir kaygı ile tezyin edilmiştir. Bu analiz, yapıda sanatsal ayrıntının biraz abartıldığını düşündürse de külliyedeki estetik seviyenin irfânî boyutu incelediğinde hiçbir tasarımın yersiz olmadığı görülüyor. Yapıdaki tezyinatın sanatsal analizinden önce bu sanat çalışmasının görünen yüzü ve temel malzemesi olan "sırlı tuğlaları" zikretmek gerekiyor. "Girih" adı verilen bu tekniğin dönem sanatı içerisinde farklı yerlerde örnekleri görülebileceği gibi yapı üzerinde de son derece önemli tezyinî unsurları barındırmaktadır. Bu çini ürünlerinden bazılarının normal renkli sır tekniği ile imal edilmiş olduğu görülmekle birlikte, çinilerin bir kısmının kabartma tekniği ile desenli olarak Rûmi, Şemse, geometrik desen gibi özel tasarımlara sahip olduğu da dikkat çekmektedir. Bu sırlı çini malzemesi ile geometrik harikalar ve hat sanatı şaheserlerinin ortaya konmuş olması, plastik sanatlar açısından da son derece önemli bir yer teşkil etmektedir. Bazı İslam sanatı tarihçileri tezyinatı seri üretim bir mamul ile teşekkül etmiş olmasından dolayı sanat seviyesinde kekrelik teşbih etseler de hakîkat öyle değildir. Zira işin zanaat kısmı, fennî berecisi, matematiksel mükemmelliği bir yana sadece yazı sanatının mimariye uygulanma biçimi bile bir sanat harikası olarak telakki edilmelidir. Sırlı tuğlalar ile ortaya konan bu sanat harikasının teknik detayları hakkında da söylenmesi gereken pek çok şey bulunmaktadır. Külliyenin iç ve dış duvarların neredeyse tamamında bulunan bu yazılar ilk dönem İslam yazısı olarak kabul edilen ma'kılî formundadır. Bu yazının en büyük özelliği eş kenarlı bir kare formunda harflerin geometrik simetriyle belli kurallara bağlı olarak tasarlanmasıdır. Bu özelliği ma'kılî yazının tasarımında katı kurallar sunmakla birlikte girift ve hassas hesaplama gerektiren bu tasarımlar, metnin okunmasını da zorlaştırmaktadır. Fakat bu özellikler külliyedeki gibi mimarî tezyinatlarda kullanıldığında eşsiz ve derin bir görsellik sunmaktadır.
Külliyenin giriş kapısı olan güneyindeki duvar haricinde iç ve diğer üç duvarda çinilerle işlenmiş, 50'den fazla versiyonda istiflenmiş ma'kılî/kûfi yazı bulunmaktadır. Yazıların teknik özelliklerinin başında şunlar gelir: Duvar tuğlaları yatay olarak tüm duvarlarda devam ederken yazı tezyinatları 45 derece dikey şekilde kullanılmıştır. Bu özellik duvarlara adeta bir dokuma hissi vermektedir. Öte yandan bu karşıt simetri insanın gözünde de halüsinatik bir algıya yol açmaktadır. Bazı tezyinat bölümlerinin alternatif renkleri bulunmakla birlikte Yazıların genel rengi turkuaz ve lacivert renklerindeki çiniler ile istiflenmiş olduğu görülmektedir. Ön giriş duvarı haricinde yazılar, kendi formunda birer çerçeve ile ihata edilmiştir. Bu durum yazıların hem okunması konusunda hem de göz yormaması konusunda önemle tercih edilmiştir.
Türbe tezyinatının incelenmesi durumunda kısaca şu özellikler göze çarpar: Üç duvarda da umumiyetle satrançlı olarak devam eden yazılar bulunmaktadır. Sırasıyla doğu duvarında, "Sübhânallâhi ve'l-hamdulillâhi Allâhuekber" tesbihâtı, batı duvarında "Allah rabbî Muhammed nebîyyi" ibareleri, kuzey duvarında solda "el-abd yudebbîr" ve sağda "vallahu yukaddîr" ibareleri bütün duvarları kaplayacak şekilde istiflenmiştir.
Zaman zaman taşma yaşanan yerlerde ibare kesik halde devam ettirilmişse de metinler genel olarak okunması zor ama birlikte tamdır. Genel tezyinat detayları arasında kuzey duvarındaki İmam Hanefî kapısı üzerinde bulunan özel istif tasarımları da dikkat çeker. Eyvan şeklinde içeri doğru bir girinti bulunmakta ve bu bölümde sırasıyla soldan sağa metin olarak "el-Mülkülillâh" ve "el-Hidâyetillâh" ibareleri birbirini devam ettirecek şekilde tasarlanmıştır. Bu istifin en büyük özelliği metinlerin bir simetri biçiminde devam ettirilmiş olmasıdır. Tasarımın sahibi kuzey duvarındaki yazıların okunuşunu kolaylaştırmak adına istifin ilk ve son harflerini koyu renkte işleterek oluşturduğu bu renklilikle hem okunaklı hem de estetik bir görünüm elde etmiştir. Duvarın diğer yanında ise "el-Kudretulillâh", "el-Bekâulillâh" ve "el-Kibrubillâh" istifleri genel bir simetri olmaksızın yukarı doğru sıralandırılmıştır. Bu yazıların duvara en boy oranında biraz basık şekilde sığdırıldığı da dikkatlerden kaçmamaktadır. Yapının kuzeydoğu ve kuzeybatı duvarlarında ise Esmâü'l-Hüsnâ'dan bazı isimlerin istiflendiği görülmektedir. Bunlar "yâ Allah", "Yâ Rahîm", "Yâ Rahmân" ism-i celîleleridir. Bu yazılarda bazı kural hataları bulunmakla birlikte bu tavizlerin yazının görselliği dolayısı ile verilmiş olabileceği tahmin edilmektedir. Zira yapının köşelerindeki yuvarlak sütunlarda da bu şekilde hazırlanmış "Yâ Rahîm", Yâ Rahmân" esmâları yer almaktadır. Duvar tezyinatlarındaki bir diğer detay ise İlyas Han Eyvanı ismiyle anılan son derece ünik olan kısımdır. Bu bölümde eyvan içerisinde oldukça önemli bir değişikliğe gidilmiştir. Hazırlanan istif 5x5 ölçülerinde bir çini pano ile yazılmış fakat bu çiniler yazının içini değil çizgilerini yani teknik manada kontörlerini oluşturmaktadır. Birbirinin içerisinde istiflenmiş ve hat sanatı açısından son derece önemli bir şaheser olan bu bölümde Peygamber Efendimizin ism-i şerîfi "Muhammed" (SAV) istiflenmiştir.
Bu yazılardan başka külliyedeki bir diğer sanatsal detay da duvar bölümünün üst kısmında yer alan, 2.5 metre genişliğinde olan ve 163 metre devam eden, yine firuze sırlı tuğlalar ile imal edilmiş ve sülüs yazı ile yazılmış devasa yazıdır. Bütün yapı boyunca dönen bu satır yazının kimi kısımları zaman zaman dökülmüş olsa da, yazı büyük bölümü ile hâlen ayaktadır. Metin olarak En'am Sûresi'nin 58-63. ayetlerinin yazı olarak istiflendiği görülmektedir. Yuvarlak bir özelliğe sahip, nesihe kaçan bir sülüs yazının bu geometrik şekillerle duvara işlenmiş olması tabii olarak yazının formu açısından çeşitli sorunlar oluşturmuşsa da dış mekandan genel görüntüsü itibarıyla yüksek seviyede bir anıtsal güzelliğe sahiptir.
Duvarlardaki bu detaylardan sonra yukarı, kubbeye doğru çıktığımızda ise kemeri önce düz sonra sekizgen hale gelen bir kubbe kasnağı bulunur. Bu bölümde ma'kılî detaylar ile birlikte üst bölümde çiçek desenli kûfi yazıları da görmek mümkündür. Ma'kılî yazıların bazı bölümleri sadece desen vermek için yapılmış geometrik şekiller olmakla birlikte "el-hidâyetillâh - el-mülkülillâh - el-kazâulillâh - el-hükmülillâh - el-‘inâyetilillâh" istiflerinin alt duvar detaylarında olduğu şekli ile üst üste her köşeye tasarlandığı görülmektedir. Kubbe kasnağının üzerindeki çiçek ve Rûmî desenli kûfî yazılarda ise Kazanlık Kubbesi'nde "el-‘inâyetilillâh - el-‘atâülillâh", diğer kubbede ise "el-mülkülillâh" ibareleri kubbe boyunca döner.
Bu eşsiz matematik hesaplamaları ile tasarlanmış estetik harikanın tasarımcısının izine rastlamış olmak sanat tarihi açısından son derece önemli bir şanstır. Yazıların zaman zaman bazı noktalarında küçük imla ve harf hataları görülebilmekle birlikte bunların işi yapan kalfaların birer nazarlık hatalarının olduğu muhakkaktır. Öte yandan son yüzyılda bazı komplo üreten zihinlerin bu desenlerin içinde "gamalı haç" araması, bazı desenlerin fantastik bir zorlama ile başka şeylere benzetilmesi de gülünç anılar olarak tarihte yerini alacaktır.
Külliyede yazı detayları arasında iki ismin zikredildiğini görmekteyiz. Bunlar kubbe çinilerinin ustası olduğunu anladığımız Şirazlı Şems Abdulvahab olup bir diğeri ise dış duvardaki satır yazının bittiği yerde imzası bulunan Şirazlı Hoca Hasan'dır. Külliyenin tezyinatları sadece İslam medeniyeti açısından değil dünya sanat tarihi açısından son derece önemli bir yer teşkil etmektedir.
Türk İrfânının Pîri: Hoca Ahmed Yesevi, Editör: İlknur Sisnelioğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları: 37, Kocaeli, 2017.