Yine zevrak-i derûnum kırılıp kenâre düştü

Yine zevrak-i derûnum kırılıp kenâre düştü

Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenâre düştü

Dayanır mı şîşedir bu reh-i seng-sâre düştü

(Yine gönül kayığım kırılıp su kenarına düştü. Bu gönül nazik bir şişedendir, düştüğü yer ise taşlıktır, dayanması ne mümkün.)

O zamân ki bezm-i cânda bölüşüldü kâle-i kâm

Bize hisse-i mahabbet dil-i pâre pâre düştü

(Can meclisinde arzu kumaşları bölüşüldüğü zaman, bize muhabbet payı olarak pare pâre olmuş bu gönül düştü.)

Gehî zîr-i serde desti geh ayağı koltuğunda

Düşe kalka haste-i gam der-i lutf-ı yâre düştü

(Gam hastası kâh eli başının altında, kâh ayağı (kadehi) koltuğunda, düşe kalka sevgilinin kapısına düştü.)

Erişip bahâra bülbül yenilendi sohbet-i gül

Yine nevbet-i tahammül dil-i bî-karâre düştü

(Bülbül bahara erişti ve gül sohbeti yenilendi lakin bizim kararsız gönlümüze yine ayrılığa tahammül nöbeti düştü.)

Meh-i burc-ı ârızında gönül oldu hâle mâ`il

Bana kendi tâli`imden bu siyeh sitâre düştü

(Gönül, sevgilinin aya benzeyen yanağının burcunda bulunan ben meyletti; bana da kendi talihimden bu siyah yıldız düştü.)

Süzülüp o çeşm-i âhû dedi zevk-i vasla yâ hû

Bu değildi niyyetim bu yolum intizâre düştü

(Sevgilinin o ceylan gözleri süzülerek kavuşma zevkine yâ Hû dedi. Benim niyetim bu değildi ama yolum sabır ile beklemeye düştü.)

Reh-i Mevlevîde gâlib bu sıfatla kaldı hayrân

Kimi terk-i nâm u şâne kimi it`ibare düştü

(Gâlib, Mevlevilik yolunda kimi zaman namını ve şanını terk etti, kimi zaman da itibar hevesine düştü ve sonunda bu haliyle hayran/hayret makamında kaldı.)

Şeyh Gâlip

10 Temmuz 2017 Pazartesi